Bulut harcamalarını azaltmak için 3 veri stratejisi
Kurumlar, iş yüklerini bulutta barındırmanın; ölçeklenebilirlik, hız, kolay erişilebilirlik, yedekleme ve güvenlik gibi avantajlarından yararlanıyor.
6 Eyl 2023
2 dk okuma süresi
Kurumlar, iş yüklerini bulutta barındırmanın; ölçeklenebilirlik, hız, kolay erişilebilirlik, yedekleme ve güvenlik gibi avantajlarından yararlanıyor. Ancak bulut harcamalarını kontrol altında tutamayan işletmeler için bu altyapı modeli sürdürülebilir olmaktan giderek uzaklaşıyor.
Günümüzde bulut masrafları gereğinden fazla tedarik edilen kaynaklar ve gereksiz kapasite gibi sebeplerle artış gösteriyor. Pek çok işletme buluttan maksimum faydayı elde etmeye çalışırken güvenlik açıklarını en aza indirmek ve karbon ayak izini düşürmek istiyor. Üstelik tüm bunları bulut masraflarını kısarak gerçekleştirmeyi hayal ediyor. Peki buluttan sağlanan avantajları korurken harcamaları azaltmak mümkün mü? Uzmanlar bunun için bazı veri stratejilerine işaret ediyor.
Pek çok işletme bulut masraflarının sürdürülebilir olmadığından endişe ediyor. Ancak doğru stratejilerle bulut harcamalarını kontrol altına almak ve aynı zamanda buluttan sağlanan faydadan feragat etmemek mümkün. Kurumların bulut masraflarını azaltırken çevreye olumsuz etkilerini ve siber güvenlik açıklarını da en aza indirebilecekleri stratejiler mevcut:
Kurumlar genellikle her belge ya da veri parçasını, gelecek yıllarda ihtiyaç duyulabilir düşüncesiyle saklama eğilimi gösteriyor. Ek olarak verilerin gelecekteki öngörülerde analiz için kullanılabileceği düşüncesi de bulunuyor. Bununla beraber düzenli yedeklemeler ve veri arşivleri de veri ekosistemlerinin karmaşıklığına katkı sağlıyor.
Veri saklama pratiklerinin verimini artırmak isteyen işletmelerin, analiz ettikten sonra hangi verilerin önemli olduğunu ve saklanması gerektiğini belirlemesi gerekiyor. Uyum ve yasal zorunluluklar nedeniyle saklananlar ayrı tutulduğunda, kalan veriler arasında artık ihtiyaç duyulmayanların tespit edilmesi ve silinmesi, depolama maliyetlerini aşağı çekmek için kritik önem taşıyor.
Gereksiz verileri saklama eğilimini aşmanın bir diğer yolu da gerçek bir veri yaşam döngüsü politikası oluşturmaktan geçiyor. CIO’ların, veri yaşam döngüsü politikası oluşturarak eski ve önemsiz verilerin yanı sıra kullanım ömrünün sonuna gelen diğer verilere yönelik eylem planı oluşturmaları gerekiyor. Böylece işletmeler mevcut verilerini daha etkin yönetmesinin yanında iki yeni fayda ortaya çıkıyor. Kurumlar bu sayede bulut harcamalarını daha iyi yönetiyorken siber tehditlere karşı saldırı yüzeyini de azaltıyor. İşletmeler ne kadar çok veriye sahip olursa saldırı yüzeyi de o kadar genişliyor ve güvenlik açığı noktaları artıyor. Bu sebeple kurumların, hangi verilerin depolandığını belirledikten ve risk odaklı bir veri yaşam döngüsü politikası geliştirdikten sonra bu politikayı uygulamaya almaları kritik önem taşıyor. Bu noktada işletmelerin, öncelikle verileri sınıflandırması, içgörüler toplayarak belirli veri türlerine meta veri etiketleri eklemesi gerekiyor. Süreç tamamlandıktan sonra BT ekiplerinin önemsiz verileri ortadan kaldırması, veri yönetiminin daha sürdürülebilir olmasına katkı sağlıyor.
Bulut teknolojisinin çevreye etkileri biliniyor. İrlanda’da yapılan bir araştırmaya göre, 2030 yılına kadar ülkenin tüm enerji tüketiminin %30’u sadece veri merkezlerinden kaynaklanacağı öngörülüyor. Bu noktada ABD, en fazla veri merkezine sahip ülke konumunda olduğu için çevresel etkiler bakımından en yüksek tehdidi oluşturuyor.
Günümüzde çoğu veri merkezi yapay hava soğutma sistemlerine güveniyor. Dev hava fanlarına sahip bu sistemler çok ciddi miktarlarda elektrik tüketiyor. Massachusetts Teknoloji Enstitüsünün yayınladığı bir raporda, bir veri merkezinin çalıştırılması için kullanılan elektrik miktarının, 50 bin ev için gereken elektrik miktarıyla eşdeğer olduğu belirtiliyor. Bu nedenle işletmelerin bulutta depoladıkları gereksiz verilerini ve kullanım ömrünün sonuna gelen verilerini ortadan kaldırmaları, veri merkezlerinin çevre üzerindeki etkisini de aşağıya çekme fırsatı yaratıyor.
Artık veri üret, sakla ve unut yöntemi geride kalıyor. Bulut depolamanın artan maliyeti, tüm veri yaşam döngüsünü anlamayı ve neyin neden depolandığını daha fazla farkında olmayı gerektiriyor. İşletmeler bulut masraflarını daha yenilikçi ve çevreci veri stratejileri oluşturarak kontrol altına alıyor. Böylece hem maliyetler aşağı çekiliyor hem de küresel karbon ayak izinin azaltılmasına katkıda bulunuluyor.
İlgili Postlar
Veri okuryazarlığı nedir?
7 Eki 2024
Büyük Veri