19 Eyl 2013
2 dk okuma süresi
Uzun yıllar boyunca organizasyonlar hesap tabloları içine yerleştiremedikleri, veritabanlarının bir parçası haline dönüştüremedikleri ses, video, görsel, taranmış doküman ve benzer verileri saklayıp durdular. Bundan birkaç yıl öncesine kadar da kimse bunların içinde yer alan saklı kalmış veriyi karar destek sistemlerinin bir parçası haline getireceğini bilmiyordu.
Sonra bir hareketlenme olmaya başladı. Sanallaştırma bulut bilişimi gündeme getirdi. Bulut bilişim, dev veri silolarının ve veri merkezlerinin birbirine bağlanmasını sağladı. Bir anda inanılmaz boyutta işlem gücünü ve depolama alanını birleştirerek tek noktadan yönetebilecek duruma geldik. Artık standart dışı veriler üzerinde sıra dışı analizler yapabilecek işlem gücüne ve bu verileri bir araya toplayabilecek depolama alanına kolayca ulaşabilecek hale geldik. Bulut bilişim, büyük veri konusunda CaPEX’ten (sermaye yatırımı) OPEX’e (operasyon giderleri) maliyet planlamasını basitleştirerek şirketlere ekstra avantajlar sağlayarak tercih sebebi olmaya başladı ve endüstri, gözünü büyük veri olarak adlandırdığı bu veri kümesine çevirdi.
Büyük veri, uzunca bir süredir her yıl katlanarak artan veri patlamasıyla beraber organizasyonların elinde biriken ve yapısal olmayan veri grubunu kapsıyor. Ses, video, taranmış dokümanlar, görseller, metin tabanlı içerik, sosyal medya akışları, kısacası herhangi bir veritabanı veya hesap tablosu içine yerleştiremeyeceğiniz her türlü içerik büyük veri sınıfına giriyor.
7 yılda 44 kat büyüyecek
Büyük veri, günümüzde üretilen verinin yüzde 80’ini oluşturuyor ve bunların hem depolanması, hem analizi büyük bir sorun. Verilere göre akıllı algılayıcılar, sosyal ağ akışları, video, ses ve metin tabanlı içerikler gibi veri kaynakları üzerinden dünya üzerinde üretilen veri miktarı bundan birkaç yıl önce günde 2,5 exabyte, yani 2,5 milyon terabyte seviyesine ulaşmış durumdaydı. Bu da her 2 günde bir, tarihin başlangıcından 2003 yılına kadar ortaya koyulan tüm içeriğin toplamı kadar bilginin ortaya çıkmasına neden oluyor. 2020 yılında günlük üretilen bilgi miktarının, bugün üretilenin 44 katına ulaşması öngörülüyor.
Tüm bu verilerin analizi, elbette kurumların geleceğe bakışını ve karar destek sistemlerini güçlendirecek çok sayıda ipucu barındırıyor. Peki, sonuçlar neye benzeyecek? Belki de bunun için gerçek hayattaki örneklere şöyle bir bakmakta fayda var.
Los Angeles’taki milyonlarca algılayıcı verisi eşliğinde çalışan park yönlendirme sistemi güzel bir örnek. Peki, Washington D.C.’deki silah seslerini otomatik olarak algılamak üzere kurulu sisteme ne demeli? Siz televizyonda konuşurken sosyal medya üzerindeki tepkileri olumlu veya olumsuz olarak sınıflandırıp anında raporlayan bir çözüm elinizin altında olsun istemez miydiniz?
İşte bu da çarpıcı bir örnek: NBA’in 1946’dan beri oynanan tüm oyunlardan topladığı 4,5 katrilyon istatistik verisini farklı şekillerde yorumlayarak bilgiye dönüştürdüğü NBA Stats sitesi www.stats.nba.com
Büyük veri, büyük fırsatları da beraberinde getiriyor. Yakında bunun etkilerini çok daha fazla yerde görmeye başlayacağız.
İlgili Postlar
Veri okuryazarlığı nedir?
7 Eki 2024
Büyük Veri