İş hayatında deepfake tehlikesi ile nasıl başa çıkılabilir?
27 Mar 2024
3 dk okuma süresi
Yapay zekâ teknolojileri her geçen gün daha fazla işletme tarafından kabul görüyor. Bu nedenle karar alıcıların yapay zekânın avantajlarının yanında bu teknolojinin ne tür tehlikelere yol açabileceğini farkında olmaları giderek daha fazla önem kazanıyor. Yapay zekâ kullanılarak oluşturulan Deepfake materyaller hem kişiler hem de kurumlar için büyük bir tehdit oluşturuyor.
Deepfake, yapay zekâ ve derin öğrenme teknikleri kullanılarak oluşturulan manipüle edilmiş video veya ses dosyaları olarak tanımlanıyor. Bu teknoloji gerçekçi görüntü ve sesler üreterek kişilerin yüzlerini ve söylemlerini manipüle etmeyi sağlıyor. Deepfake içerikler kişisel ve kurumsal itibara ve güvene zarar vermek için kullanılabiliyor.
Son yıllarda çıkan yapay zekâ araçlarıyla beraber Deepfake içeriklerin görüntü kalitesi ve gerçekçiliği giderek gelişme kaydediyor. Sanallaştırma yazılımları üreten VMware’in hazırladığı bir rapora göre Deepfake içeren siber saldırılarda %13'lük bir artış yaşanıyor. Deepfake’e erişim kolaylaştıkça bu oranın her geçen yıl artması bekleniyor.
Yapay zekâ tarafından desteklenen araçlar sahtekârlık faaliyetlerini teknik bilgi sahibi olmayan kötü niyetli kişiler için bile daha erişilebilir hale getiriyor. Yapay zekâ tarafından oluşturulan Deepfake materyaller, ünlülerin ya da tanıdık insanların kimliğine bürünme veya sentetik kimlikler oluşturmayı herkes için kolaylaştırıyor.
Günümüzde Deepfake teknolojisi inanılmaz derecede ikna edici sonuçlar verebiliyor. Bu nedenle işletme ve çalışanların Deepfake'i tanıma ve mevcut güvenliği artırarak ona karşı savunma yapma konusunda eğitilmeleri kritik önem taşıyor. Pek çok kurumun mevcut hibrit çalışma tercihi, kötü niyetli kişilerin işletmelere sızması için gereken fırsatı yaratıyor. Örneğin çevrimiçi faaliyet gösteren ve müşterilerinin kimliğini doğrulaması gereken kurumlarda Deepfake nedeniyle dolandırıcılık ve hesap manipülasyonu tehdidi önemli ölçüde artırıyor.
Deepfake aynı zamanda çalışanlardan faydalanmak amacıyla liderlerin ve üst düzey yöneticilerin kimliğine bürünmek için de kullanılıyor. Örneğin 2019 yılında bir CEO'nun sesi klonlanarak taklitçinin acil fon transferi talep etmesiyle 243.000 dolarlık bir hırsızlık gerçekleşti. Bu olayda personel farkında olmadan bir suça taraf haline geldi. Benzeri şekilde Hong Kong'da dolandırıcılar Deepfake ile ses üreterek şube müdürünün patronu gibi davrandılar ve 35 milyon doları kendi hesaplarına transfer ettirdiler.
Geçtiğimiz yıllarda Deepfake sahtekârlıkları bazı işletmeler için milyonlarca dolara mal oldu. Bu sebeple işletmelerin bu tür dolandırıcılıklara maruz kalmamak için çalışanlarını eğitme konusunda daha dikkatli olmaları gerekiyor.
Yapay zekâ teknolojisi gelişmeye devam ettikçe tehdit ortamı da gelişiyor. Dolayısıyla çalışanların tuzağa düşmemesi için teknolojik anlamda güçlü, dinamik ve çok yönlü olmaları büyük önem taşıyor. Süreç öncelikle tehdidin varlığının farkına varılmasıyla başlıyor. Kurumların Deepfake'in verebileceği potansiyel zararın farkında olarak çalışanlarını ve ortaklarını nelere dikkat etmeleri ve kendilerini nasıl koruyacakları konusunda eğitmeleri gerekiyor.
Kimlik sahtekârlığıyla mücadelede herkese uygun tek bir çözüm bulunmasa da iş dünyası liderlerinin çalışanlarını, müşterilerini ve özel bilgilerini korumak için yaklaşımlarını ve teknolojilerini gözden geçirmesi ve ihtiyaç duyulan geliştirmelerin yapılmasını sağlaması kritik değer taşıyor. Bunu yapmanın en iyi yollarından biri mevcut güvenlik önlemlerini tamamlayan ve artıran bir yapay zekâ çözümünü uygulamaktan geçiyor.
İşletmeler güvenlik seviyesine artırmak ve Deepfake tehlikesine karşı önlem almak için yapay zekâ ve kimlik doğrulama sistemlerinin birlikte çalışmasını sağlıyor. Bu sayede kurumlar yapay zekâ tabanlı daha güvenilir bir kullanım deneyimi sağlamakla kalmıyor aynı zamanda mevcut kimlik doğrulama çözümlerinin yeteneklerini geliştirerek daha etkin bir siber güvenlik çözümü elde ediyor.
Kurumların Deepfake ile mücadele ederken dikkate alması gereken altı adım bulunuyor:
İddia edilen kimlik belgeleri üzerinde sağlam ve kapsamlı kontroller gerçekleştirmek
Sağlanan fotoğraf ve video görüntülerinin biyometrik analizini yapmak
Temel cihaz özelliklerini incelemek
Gelen görüntülerde manipülasyon olup olmadığını tespit etmek için yapay zekayı kullanmak
Belirli durumlarda veri eksikliğini bir risk faktörü olarak değerlendirmek
Çeşitli oturumlar ve müşteriler arasında aktif olarak desenleri aramak
Teknolojinin ve kimlik doğrulama çözümlerinin güncel ve güvenilir kalmasını sağlamak için bu altı adımın ekipler tarafından sürekli olarak yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Yeni Deepfake yöntemleri ortaya çıktıkça iş dünyası liderlerinin yeni tehditlere karşı hazırlıklı olması büyük önem taşıyor.
İlgili Postlar
Güçlü Şifre Nasıl Oluşturulur?
17 Eki 2022
Güvenlik