Veri depolamanın geleceği nasıl olacak?
Yaklaşık 30 yıldır veri depolama alanında önemli gelişmeler yaşansa da asıl büyük değişimin son 10 yılda yaşandığını söyleyebiliriz.
6 Ara 2023
2 dk okuma süresi
Yaklaşık 30 yıldır veri depolama alanında önemli gelişmeler yaşansa da asıl büyük değişimin son 10 yılda yaşandığını söyleyebiliriz. Ortaya çıkan veri miktarı ve özellikle de yapılandırılmamış veriler her geçen gün artıyor. Bulut tabanlı depolama çözümleri işletmelerin artan veri miktarıyla başa çıkmalarına pratik bir biçimde yardımcı olsa da kurumları bazen “her şeyi depolama” anlayışına yönlendirebiliyor.
Bulut çözümleri inovasyon için çok değerli bir itici güç olarak dikkat çekiyor. Veri depolamanın nasıl ve neden geliştiğini incelemek, modern verilerdeki olası sorunları çözmek için neler yapıldığı analiz etmek, veri depolamanın yakın geleceğine ışık tutulmasına yardımcı oluyor.
Günümüzde üretilen ve iş süreçlerinde değerlendirilen veri miktarı olağanüstü bir hızla artıyor. 2025 yılına kadar çoğu bulutta olmak üzere yılda 160 zettabayt (160 trilyon terabayt) veri depolanacağı tahmin ediliyor. Özellikle yapılandırılmamış verilerdeki büyüme hızı göz önünde bulundurulduğunda bulut çözümlerine olan ihtiyacın katlanarak artacağı öngörülüyor. Örneğin yüksek çözünürlüklü görüntülerdeki her teknoloji güncellemesi, depolama taleplerini bir gecede ikiye katlama potansiyeli taşıyor.
İşletmelerin giderek daha yüksek hacimlerde değerli veri üretmesine olanak tanıyan IoT teknolojisinin hızlı gelişimi de depolama ihtiyacını önemli ölçüde artıracak unsurlar arasında yer alıyor. İşletmeler bu denli artan veri yığınıyla başa çıkmak için yapay zeka çözümlerine yöneliyor.
BT sektöründe her geçen gün artan veri depolama ihtiyacını karşılamak için pek çok gelişme yaşanıyor. Depolama yoğunluğunun iyileştirilmesi, depolama maliyetlerinin azalmasını sağlıyor. 2009'dan 2022'ye kadarlık bir zaman dilimi göz önüne alındığında %80’e yakın bir oranda düşen depolama maliyetleri sayesinde işletmeler kârlılıklarını artırma şansı buluyor.
Büyük ölçekte yüksek hacimli verilerle uğraşan işletmelerin verilerini nerede depolamak istediklerini planlamaları ve veri depolama stratejileri hakkında bilgiye dayalı en uygun kararları önceden vermeleri gerekiyor. Bu noktada çevresel ve sürdürülebilirlik faktörleri gibi giderek önem kazanan maliyetlerin de planlama aşamasında dikkate alınması büyük önem taşıyor.
Günümüzde küresel elektrik tüketiminin yaklaşık %3’ünün veri merkezlerinde harcandığı ve 2030'da bu oranın %4’e ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünya genelinde pek çok hükümet çevresel, sosyal ve yönetişim hedeflerine ulaşmak konusunda kararlılıkla çalışıyor. Bu nedenle endüstrinin sürdürülebilirlik hedeflerini temel alarak inovasyonlar yapması gerekiyor. Bu noktada verilerin doğru analiz edilmesi ve sadece ihtiyaç duyulanların depolanması kritik önem taşıyor.
Güçlü bir veri yönetimi ve depolama stratejisi oluşturmak işletmelerin sorumluluğunda bulunuyor. Verinin bu ölçekte büyümesi göz önüne alındığında kurumların geleceği planlaması ve veri depolama konusunda yıllara yayılan bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor.
Beş yıllık kapsamlı bir öngörünün iyi tanımlanmış bir plan içermesinin yanı sıra amaçlanan stratejiyi ve yapısal çerçeveyi de belirtmesi büyük önem taşıyor. Bu tahminin yalnızca beklenen veri genişlemesini ve etkileyen faktörleri değil aynı zamanda veri depolama stratejisinin alternatiflerini de içermesi gerekiyor.
Kurumların veri depolamayı stratejik ve bütünsel olarak düşünmesi gerekiyor. Veri depolamanın uç noktaları, veri merkezini, bulutu ve aradaki her şeyi kapsayan geniş bir stratejik yaklaşım olarak ele alınması kritik değer taşıyor.
İşletmeler için doğru bir veri stratejisi oluşturmak başka bir bulut depolama aboneliği başlatmaktan çok daha detaylı bir süreç olarak görülüyor. Kurumların her adımda depolama kararlarının sürdürülebilirlik açısından sonuçlarını dikkate almaları ve çevresel etkileri azaltacak tercihler yapmaları gerekiyor.
İlgili Postlar