İhtiyaçları karşılamak için doğal kaynakları ve çevresel sistemleri koruyarak gelecek nesillerin gereksinimlerini de karşılayabilecek bir dengeyi sağlamayı amaçlayan sürdürülebilirlik yaklaşımı, çevresel, sosyal ve ekonomik faktörleri bir arada ele alıyor.
7 Ağu 2023
2 dk okuma süresi
Tüm dünyada sıcaklıkların sadece 1,5 santigrat derece yükselmesi, işletmelerde tedarik zinciri sorunlarına, ortaya çıkacak gıda ve su güvensizliğiyle beraber tarımsal ürünlerin azalmasına, enerji sistemleri, konut stoğu, sigorta ve döviz piyasalarının daha değişken hale gelmesine neden olabiliyor. İnsanların yaşam kalitesini doğrudan etkileyecek olan bu tablo, işletmeler için de hayati riskler taşıyor. Bu nedenlerle pek çok şirket faaliyetlerinde sürdürülebilirlik yaklaşımını benimsiyor.
Mevcut ihtiyaçları karşılamak için doğal kaynakları ve çevresel sistemleri koruyarak gelecek nesillerin gereksinimlerini de karşılayabilecek bir dengeyi sağlamayı amaçlayan sürdürülebilirlik yaklaşımı, çevresel, sosyal ve ekonomik faktörleri bir arada ele alıyor. Doğal çevrenin korunmasını, sosyal adaletin sağlanmasını ve ekonomik kalkınmanın sürdürülebilir bir şekilde gerçekleştirilmesini hedefleyen bu kavram, kişi ve kurumları doğru kaynakları kullanarak, çevreye zarar vermeden ve toplumun ihtiyaçlarını gözeterek hareket etmeleri konusunda yönlendiriyor.
Günümüzde işletmelerin ve özellikle fabrikaların çevresel etkileri, son derece fazla olabiliyor. Geçmişte e-ticareti, dijital dönüşümü veya çevik çalışma biçimlerini savunan CIO’lar, büyük değişim zamanlarında süreçlerin olumlu bir biçimde ilerlemesini sağlayarak önemli etkilere sebep oldular. Günümüzde CIO’ların büyük çoğunluğu bugün aynı olumlu etkiler için sürdürülebilirlik yaklaşımını işaret ediyor.
İş süreçlerini daha sürdürülebilir hale getirmek isteyen CIO’ların başlangıçta şirket faaliyetlerinde hangi kaynakların ne kadar kullanıldığını, karbondioksit veya diğer zararlı gazların ne kadar üretildiğini tespit etmesi gerekiyor. Ancak bu tespitlerden sonra şirketin sürdürülebilirlik şemasına ne kadar uyum sağladığını görmek mümkün hale geliyor.
Organizasyon genelinde veri kültürü oluşturan CIO'lar, sürdürülebilir iş süreçleri sağlamanın yanı sıra danışmanlık firmalarına olan bağımlılığı da azaltıyor. En olgun çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) stratejilerine sahip işletmeler, veri yönetimi ve raporlama ihtiyaçlarını karşılamak için giderek daha fazla yazılım platformlarına yöneliyor. Böylece ESG danışmanlarına ve hizmet sağlayıcılarına bağımlılık azalmaya başlıyor. Yazılım platformları, işletmelerin ESG olgunluk yolculuğunda önemli rol üstleniyor. Bu platformlar kurumları, erken aşamada veri toplamadan sürdürülebilir iş stratejisi oluşturmaya kadar her aşamada destekliyor.
Sürdürülebilirliği benimseyen CIO’lar, bu sayede maliyetleri azaltma fırsatı yakalıyor. Yüksek enflasyon ve artan enerji maliyetleri, CIO’ların enerji harcamalarını kritik bir detay olarak gözlemlemesine sebep oluyor. Günümüzde şirket içi teknoloji kullanımından uygulama ve bulut iş yüklerine kadar hemen her noktada israftan kaçınmak büyük değer taşıyor. Ayrıca yenilenebilir enerji çözümlerini iş süreçlerine adapte etmek, hem tasarruf noktasında büyük fayda sağlıyor hem de çevresel etkileri minimuma indirerek sürdürülebilirlik konusunda avantaj yaratıyor.
Çevresel olarak sürdürülebilir bir işletme haline gelmek, günümüzde teknoloji yeteneklerini işe alma ve elde tutma becerisinin temelini oluşturuyor. Kendi hayatlarında sürdürülebilirlik ilkelerine özen gösteren çalışanlar, bu yaklaşımı çalıştığı ya da çalışacağı kurumdan da bekliyor. Bu nedenle CIO’ların, değerli yetenekleri kadrolarında muhafaza edebilmek için de sürdürülebilirliği benimsemeleri gerekiyor.
Sürdürülebilirlik noktasında CIO’ların dikkate alması gereken bir diğer nokta da bilinçlendirme ve eğitim konularında karşımıza çıkıyor. Sadece çalışanları değil paydaşları da sürdürülebilirlik konusunda bilinçlendirmek, kurumların sürdürülebilirlik politikalarından en yüksek verimi elde etmelerine yardımcı oluyor. Sürdürebilirlik politikaları, uygulamaları ve hedefleri hakkında farkındalığı artırmak, hem çalışanların hem de paydaşların sorumluluklarını anlamalarında önemli bir rol oynuyor.
CIO’ların sürdürülebiliği desteklemek için kaynakların verimli kullanılmasını sağlayarak, işletmenin çevresel ve sosyal etkilerini takip etmesi ve ihtiyaç duyulan önlemleri alması gerekiyor. Bu noktada insan faktörü büyük önem taşıyor. Sürdürülebilir bir işletme yaratmak için a’dan z’ye tüm çalışanların aynı sürdürülebilirlik bilincine ve hedefine sahip olmaları gerekiyor. Ancak bu sayede hem dünya hem de şirket için sürdürülebilir bir gelecek mümkün hale geliyor.
İlgili Postlar
Bulut maliyet yönetimi nedir?
31 Eki 2024
Dijital DönüşümYapay zeka şeffaflığı nedir?
28 Eki 2024
Dijital DönüşümStratejik inovasyon nedir?
25 Eki 2024
Dijital Dönüşüm