Sağlık sektörü yüksek teknolojileri nasıl kullanıyor?

Sağlık sektörü yüksek teknolojileri nasıl kullanıyor?

19 Kas 2020

6 dk okuma süresi

Son yıllarda sağlık teknolojileri, yapay zeka, makine öğrenimi gibi yazılım tabanlı gelişmelerin yanı sıra, sanal ve artırılmış gerçeklik cihazları, robotlar, giyilebilir cihazlar gibi alanlardaki yeniliklerle hızlı bir ilerleme gösteriyor. Bu yazımızda sağlık alanındaki heyecan verici teknolojileri bir araya getirdik.

Aşılar, ilaçlar ve antibiyotikteki ilerlemeler, DNA’nın yapısının ortaya çıkartılması, sağlık ekipmanlarının teknolojiye ayak uydurması, bundan önceki dönemde sağlık teknolojileri alanındaki gelişmelerdi. Ancak 2020’li yıllar, her alanda olduğu gibi sağlıkta da hızlı bir ilerlemenin başlamasına sebep oldu. Bugün uzaktan ameliyatlardan toplumsal ölçekte önleyici sağlık çalışmalarına, pandeminin erken keşfinden yeni nesil ilaçlara, hatta vücut içi implantlara kadar yüksek teknolojiden faydalanabiliyoruz.

Sağlık teknolojileri alanında 2020’lerin heyecan verici gelişmeleri

Erken teşhisten kanser tedavisine kadar yapay zeka

Önümüzdeki on yıl içerisinde tıbbı olumlu etkileyecek en büyük potansiyele sahip teknoloji Yapay Zeka olarak görülüyor. CISTP verilerine göre sağlıkta Yapay Zeka, yıllık bileşik yüzde 50 büyüme oranıyla 2028 yılında 127 milyar dolarlık bir pazar oluşturacak.

Yapay zekanın bir alt kolu olan Makine Öğrenimi’nin radyolog ve patologların işlerinin büyük bölümünü üstlenmesi beklenirken, bugün geliştirilen algoritmalar doktorların Büyük Veri yardımıyla erken teşhis yapabilmesine ve en iyi sonucu verebilecek tedavi yöntemlerini uygulamasına yardımcı olacak.

Yapay Zeka, bugün ölümcül hastalıkların tedavisinde de faydalanılan bir teknoloji. Geçen yıl Alman Kanser Araştırma Merkezi ve Heidelberg Üniversitesi’nin Dermatoloji Kliniği ve Ulusal Tümör Hastalıkları Merkezi’nin ortak geliştirdiği bir yapay zeka, basit bir kamera ile alınan benler veya doğum lekeleri gibi cilt değişikliklerini piksel analiz ediyor ve bunları renk, doku, düzenlilik gibi çeşitli kriterlere göre değerlendiriyor. Daha sonra bunların bir doğum lekesi mi yoksa cilt kanseri ihtimali olup olmadığını tahmin edebiliyor.

Çalışmada yapay zekalı sistemin ve 157 dermatoloğun 100 cilt değişikliği görüntüsünü incelemesi sonrasında, yalnızca 7 dermatoloğun yapay zekadan daha iyi puan aldığı görüldü. Buna benzer algoritmaların, ileride doktorların yerini almasından çok, doktorlara içgörü sağlayarak yol göstermesi ve daha iyi sağlık sonuçları alınması hedefleniyor.

Giyilebilir cihazlarda uç örnekler: Akıllı kontakt lens ve dijital haplar

Bugün birçok kişinin bileğinde görebileceğimiz akıllı saatler ve fitness bileklikleri, giyilebilir cihazların en yaygın örneği haline geldi. Daha farklı örnekler olarak ise dinlediğiniz şarkıyı gösteren tişörtler, ödeme yapabilmeyi sağlayan yüzükler gösterilebilir. Ancak konu sağlık olunca, örnekler çok daha çarpıcı hale geliyor. Her ne kadar proje sonlandırılmış olsa da, Google’ın akıllı kontakt lensi bunların başında geliyor.

Google'ın sıra dışı projelerini yürüten X Labs bünyesindeki en önemli projelerinden biri olan Smart Contact Lens, gözyaşı sıvısı aracılığıyla kişinin kan şekeri seviyesini sürekli olarak ölçmeyi hedefliyordu. Proje, diyabet hastalarına düzenli olarak kendilerinin yapması gereken insülin enjeksiyonları olmadan mümkün olduğunca normal bir yaşam sürmelerini sağlamak için tasarlanmıştı.

Sistem, sensörlerin sürekli ölçtüğü gözyaşı sıvısından elde edilen değerleri, bir verici aracılığıyla bir implanta iletiyordu. İmplant ise en küçük miktarlarda ve en iyi dozajlarda insülin enjekte ederek vücuttaki seviyeyi her zaman dengede tutmayı hedefliyordu. Ancak, şirket 4 yıllık geliştirmeden sonra bu hedeflerin çok iddialı olduğuna ve uygulamanın mümkün olmadığına karar verdi.

Cihaz için bu süreçte yaşanan en büyük engel, kan şekeri seviyesinin güvenilir ölçümüydü, zira gözyaşı sıvısındaki glikoz değerleri dalgalanıyor ve dış etkiler nedeniyle koşullar değişebiliyordu. Bu sebeple proje durduruldu. Ancak bu, mikro ölçüm cihazları ve kontakt lens konularının Google'ın aklından tamamen çıktığı anlamına gelmiyor. Her ikisi için de araştırmalar devam ediyor.

Bu konudaki bir başka ilgi çekici örnek ise bir dijital hap projesi. Proteus adlı sağlık teknolojileri üreticisinin geliştirdiği sadece 1 milimetrekare boyutundaki “yutulabilir sensör”, 4 yıllık çalışmadan sonra ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onayını almayı başardı. Bir hapın içerisine yerleştirilen sensör, kola yapıştırılabilen bir bant ile ortak çalışarak, vücutta belirli ölçümler yapabiliyor. Bu sensörlerden elde edilen veriler, bir mobil uygulamaya aktarılarak kişinin kendisi ya da istendiğinde sağlık ekipleri tarafından takip edilebiliyor.

Giyilebilir cihazların ‘yutulabilir cihazlara’ dönüşmesi ise yüksek teknoloji çalışmaları açısından, sadece başlangıç diyebiliriz. İnsan beynine yerleştirilen çipler, bu konudaki şu anda en uç örneği temsil ediyor.

Elon Musk’ın Neuralink’i ve beyin-bilgisayar arayüzleri

Son dönemin en çok tartışılan konularından birisi olan Neuralink, insan beynine yerleştirilen bir çip ile belirli hastalıkları öngörmeyi ve beyin sinyalleri ile çeşitli ölçümler yapmayı sağlıyor. Beyin-bilgisayar arayüzü (Brain Computer Interface) olarak bilinen bu sistemler, şimdilik fiziksel kısıtlamalarla yaşayan insanlara yardımcı olmayı hedefliyor. Basit bir ifadeyle, beyindeki sinapsların elektrik akımlarını ölçen ve bu sinyalleri işleyebilen bir sisteme ileten BCI, aslında çok çeşitli uygulamalara da kapı açabilir.

Neuralink bunun popüler bir yüzü olarak karşımıza çıksa da aslında ‘exoskeleton’ olarak bilinen dış iskeletlerde de önemli bir kullanımını görmek mümkün.

Bu sistemler, beyinden geçen sinyalleri ölçerek işe başlıyor. Örneğin bir kişi ileri veya geri yürümek, kolunu kaldırmak veya yumruğunu sıkmak istediğinde, beyindeki ilgili sinyallerden gerçekleştirmek istedikleri eylem ayırt edilebiliyor. BCI daha sonra bu sinyalleri elektriksel ve mekanik olarak bir tür tam vücut kıyafeti olan dış iskelete iletiyor. Böylece felçli kişilerin işlevlerini yerine getiremeyen uzuvları yeniden hareket etme kabiliyeti kazanıyor.

Beyin-bilgisayar arayüzlerinin yakın gelecekte bazı nörolojik hastalıkları iyileştirme amaçlı motor işlev restorasyonu, dokunma hissinin geri kazandırılması, sinirsel sebeplerle oluşan konuşma bozukluklarının tedavisi gibi alanlarda da kullanılması bekleniyor.

Robot operatörler ve 5G

Robotik kollar 1980’li yıllardan beri ameliyathanelerde kullanılsa da 2000’lerin başında tanıtılan Da Vinci adlı sistem ile ‘akıllı ameliyathane’ tabiri hayatımıza girdi. Dört kollu bu sistem, başlıca nöroloji, jinekoloji, üroloji ve kardiyoloji alanlarındaki çeşitli operasyonlarda kullanılabiliyor.

Müdahalelerin daha rahat ve net yapılmasını sağlayan Da Vinci gibi sistemler, 5G teknolojisinin gelişi ile daha fazla sensör kullanma imkanına sahip olacak ve farklı konumlardaki uzmanlara uzaktan operasyon takibi ve yönetimi gibi işlevler sunabilecek. Üstelik bu, çok yakın bir gelecek için mümkün görünüyor. Kısa süre önce Çin’de gerçekleştirilen bir ameliyatta bunun ilk denemesi yapıldı ve 5G sayesinde doktor, operasyonu ameliyathaneden yaklaşık 50 km uzaktan gerçekleştirebildi. İşlem sırasındaki gecikme süresi ise 0,1 saniye olarak ölçüldü.

Karma Gerçeklik ile tıp eğitiminin imkanları artıyor

Sağlık dünyası teknoloji ile uzun süredir değişiyor, ancak tıp eğitiminde müfredat ve öğretim biçimleri aynı kalmayı sürdürüyor. Artırılmış Gerçeklik (AR) ve Sanal Gerçeklik (VR) teknolojilerinin bir arada kullanıldığı Karma Gerçeklik (Mixed Reality) ise gerçek dünya ile sanal görüntüleri birleştiren yapısıyla, bu durumu değiştirmeye niyetli.

Microsoft HoloLens ve Magic Leap gibi cihazlarla ana akım hale gelen teknoloji, dünyanın farklı yerlerindeki üniversitelerde tıp eğitimini zenginleştirme amacıyla deneniyor. Microsoft HoloLens’in HoloAnatomy uygulaması, kadavra çalışmalarını kolaylaştırırken, nadir görülen bazı doku ve vücut yapılarını da her tıp öğrencisinin detaylı biçimde incelemesini sağlıyor. Karma Gerçeklik ile tıp kitaplarındaki birçok konuyu görselleştirerek öğrencilere anlatabilmek ve aynı sistem ile sınav yapabilmek de mümkün hale geliyor.

Hastanelere özgü bütünleşik çözüm platformu: HICAMP

İnnova tarafından entegre sağlık tesisleri için geliştirilen HICAMP (Health Integrated Campus), içinde kompleks birçok servisin yer aldığı ve bir/birden fazla hastaneyi bünyesinde toplayan entegre sağlık tesislerinin güvenli ve kesintisiz işletilmesinde rolü bulunan, tüm süreçlere etki eden gelişmiş bütünleşik bir çözüm platformudur. Yalnızca idari ve klinik süreçlere değil, temizlik servisinden atık yönetimine, çamaşırhane servisinden güvenlik servisine kadar tüm süreçler HICAMP’in sağladığı bütünleşik yapı sayesinde kolayca yönetebiliyor.

HICAMP’in sunduğu uçtan uca, anahtar teslim çözüm ve hizmetler, hastanelerin proje tasarım aşamasından kurulum ve operasyon süreçlerindeki insan kaynağı desteğine kadar geniş bir kapsamı içeriyor.

İnnova’nın pek çok sektördeki dijital dönüşüm uygulamalarında edindiği deneyimle tasarlanan HICAMP, Bilgi Yönetim Sistemi (HICAMP HBYS), Laboratuvar Bilgi Sistemi (HICAMP LAB), Yoğun Bakım Bilgi Sistemi (HICAMP ARC), Sağlık Kiosku

 İş Zekası, Mobil uygulamalar, Değerli Varlık Takibi, Kapalı Alan Navigasyon, vb. gibi ihtiyaç alanına göre uzmanlaşmış ürün ve çözümleri içeriyor.

Türkiye’nin önemli iki şehir hastanesi projesinde yer almaktadır. Bu projelerde elde edilen sonuçlar, HICAMP’in sağlık sektörüne sağladığı katma değeri kanıtlar niteliktedir;

Ankara Şehir Hastanesi, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük hastane kampüsü projesidir.

Mersin Şehir Eğitim Ve Araştırma Hastanesi, Türkiye’de kamu özel işbirliği projesinde hayata geçen ilk şehir hastanesidir.

Ürün faydaları/avantajları veya bizi rakiplerden öne çıkaracak en önemli özelikleri :

HICAMP temelde klinik ve idari süreçlerde Hastane Bilgi Yönetim Sistemi olarak sunduğu standart faydaların yanında, ek olarak barındırdığı son teknoloji uzman ürün ve çözümler sayesinde aşağıdaki alanlarda ayrıca etkinlik ve verimlilik artışı sağlar,

Yoğun bakım servisleri,

Laboratuvar,

Hasta self servisleri,

Tesis Yönetimi,

Yönetim karar destek,

Kan alma, Kemoterapi, Radyoloji, Ameliyathane, Servisler gibi mobilite gereksiniminin yüksek olduğu alanlar.

İlgili Postlar

high tech eart

Çoklu Algılayıcı Sistemler: Çevresel İzleme ve Yönetim

27 Oca 2025

Dijital Dönüşüm
Başarı Hikayeleri
Teknik Destek ‍
444 5INV
444 5 468 ‍
info@innova.com.tr