17 Ara 2018
3 dk okuma süresi
Temassız ödeme yöntemi aslında uzun zamandır hayatımızın bir parçası durumunda. Öyle ki Türkiye, ilk temassız kredi kartını 2006 yılında lanse ederek Avrupa’nın öncüsü olmayı başarmıştır. Şu an temassız işareti bulunduran her POS cihazında bu kartlarla ödeme yapmak mümkün. Mevcut uygulamalar 90 TL’ye kadar şifre girmeden temassız işlemlere izin veriyor, bu tutarın üzeri için şifre girişi ise zorunlu kılınıyor.
Teknik olarak, temassız kartın üzerindeki çipte yer alan anten, radyo frekansı dalgalarıyla POS üzerindeki okuyucu ile haberleşir ve ödemeleri gerçekleştirir. Temassız ödeme teknolojisi aynı zamanda, NFC özellikli cihazlar ile POS’larda ödeme yapabilmeyi de mümkün kılmakta. Yeni nesil ödeme sistemlerinin öncüsü olarak kabul edilen temassız ödemeler son 1 yılda hatırı sayılır bir ilerleme kaydederken, temassız özellikli aktif kredi kartı sayısı %86, terminal sayısı da %137 oranında artış göstermiştir. Bugüne baktığımızda ise Türkiye’de her 3 karttan birinin ve her 4 POS cihazından birinin temassız özelliği bulunmaktadır.
Başka bir örnek vermek gerekirse, 2016 yılında Türkiye’de 45 milyon adet temassız işlem gerçekleştirilmiştir. Ancak tüm bu olumlu gelişmelere rağmen ülkemizde temassız ödemelerin kullanım oranı halen %1,6 seviyesinde yer alıyor. Bu da demek oluyor ki bu tip ödemelerde henüz katetmemiz gereken bir mesafe bulunmakta. Tabi bunun altında bu teknolojinin kullanımındaki nispeten yeni kullanıcı deneyimi olması da muhtemel. Yeni nesil ödeme sistemleri kullanıcının uzak durmasına neden olabiliyor ve bu konuda bazı doğru bilinen yanlışlar ortaya çıkabiliyor. Gelin dezenformasyon sonucu oluşan ve yanlış bilinen bazı gerçekleri aydınlatmaya çalışalım.
Bu tür bir ödeme terminali kullanabilmek için bankaya ya da ödemeye aracılık şirketine başvurmak gerekiyor. Bu tür şirketler ciddi denetimler ve incelemeler sonucu terminal vermeye karar veriyorlar, yani kullanılan terminalin kime ait olduğu aslında bellidir. Öte yandan temassız işlemler ödeme sistemleri tarafından kayıt altına alınıyor ve işlemin kim tarafından, nerede, ne tutarda gerçekleştirildiği takip edilebiliyor.
Kart bilgileri şifreli olarak oluşturulur ve saklanır. Her bir işlemde terminal ve kart arasında tek seferlik bir işlem şifresi kullanılır. Dolayısıyla kartın temassız olması iki cihaz arasındaki iletişimin farklı bir şekilde gerçekleşmesinden başka bir şey değil. Arada iletilen bilginin şifreli olması dolayısıyla bu tür bilgiler ile kart verisine ulaşmak mümkün değildir.
Temassız işlem sırasında kullanılan bilgiler kullanıcı adını, kredi kartı adresini ya da kart güvenlik kodu gibi kartın üzerinde yazılı verileri barındırmaz. Online alışverişlerde kart kullanırken doldurulması zorunlu olan güvenlik kodu ve son kullanma tarihi ve hatta kredi kartı adresi gibi veriler olmadan alışveriş mümkün olmayacaktır. Ek olarak 3D secure sistemi ile cep telefonu üzerinden kimlik doğrulama ile bu tür bir yanlışın da önüne tamamen geçilmiş olur.
Kullanıcıya dair isim, adres ya da T.C. kimlik numarası gibi veriler temassız işlem sırasında kullanılmadığından bu bilgilerin çalınması söz konusu değildir.
Temassız ödeme içeren sistemler korkutucu görünse de işlem pratikliği açısından geleceğin bir parçası olacağı kesin. Dijital dönüşümün son kullanıcıyı belli ölçüde tedirgin ettiği de bir başka değişken olarak karşımıza çıkıyor ancak önemli olan bu değişimi olabildiğince pürüzsüz yaşatarak kullanıcının günlük hayatına olan etkiyi minimuma indirebilmek. Bu sebeple de, ne sunmak istediğinizi olabildiğince basit ve şeffaf haliyle anlatmak ve kullanıcıyı bunun sağlayacağı faydaya ikna etmek önemli.
Avrupa’nın öncüleri arasında yer alan Türkiye ödeme sektörünün rakamları giderek yeni nesil teknolojiye adapte oluyor. Yaşanan bu değişim ekosistemdeki pek çok uygulamanın gelişmesine ve daha kolay yaşam olanakları sunuyor. Siz de bu değişimin bir parçası olmak için PayFlex Ödeme Çözümleri’nden ihtiyacınıza uygun olan modülleri tercih ederek güvenli ve yeni nesil ödemenin altyapısına sahip olabilirsiniz.
İlgili Postlar