RPA ve yapay zeka bir arada çok daha etkili

Robotik Süreç Otomasyonu (RPA) ve yapay zeka (AI) teknolojilerinin benimsenme oranı hızla artıyor. Ancak birlikte gelişen bu teknolojiler konusunda hala bazı kafa karışıklıkları yaşanıyor. Bugünkü blog yazımızda, RPA ve AI teknolojilerinin farklarını ve birlikte nasıl çalışabileceklerini masaya yatırıyoruz.

Kurumlar hem otomasyon hem de yapay zeka teknolojilerini giderek daha hızlı şekilde organizasyonlarına uygulayarak daha yüksek verim, hız ve maliyet tasarrufu elde etmeyi hedefliyor. Yakın zamanda yayınlanan araştırma verileri benimsenme hızının müthiş seviyelere ulaştığını doğruluyor.

Everest Group’un 2021 Ocak ayında yayınladığı bir rapora göre, küresel işletmelerin %72'sinden fazlası halihazırda AI’dan faydalanıyor. Çalışmada, yapay zeka hizmetlerine yönelik küresel harcamaların 2019'daki 25 milyar dolardan 2024'e kadar yüzde 32 artışla 95 milyar dolara ulaşacağı beklentisine yer veriliyor.

Robotik süreç otomasyonu (RPA) pazarı 2019'un sonunda küresel olarak 1,2 milyar dolar hacme ulaştı ve yıllık %75'in üzerinde büyüme kaydetti. Salgın nedeniyle 2020'de büyüme hızı yavaşlamış olsa da eski temposuna döneceği öngörülüyor. Araştırma şirketi, otomasyona yönelik düşen talebin, önümüzdeki iki yılda yaklaşık %50 bileşik yıllık büyüme oranına ulaşmasını bekliyor. Bu öngörüye göre, RPA pazarı katlanarak büyüyecek.

Robotik süreç yönetimi ile kurumlar aşağıdakileri kazanırlar:

Kesinlik: RPA, işlemleri aynı şekilde, insan hatasını asgariye indirerek yapar.

Uyumluluk: Yazılım robotları düzenlemelere uygun hareket eder ve değişiklikler olduğunda, düzenlenerek hemen yeniliklere adapte olur.

Hız: İşleri ortalama 4-5 kat hızlandırarak verimliliği artırır.

Güvenilirlik: Botlar 7/24 çalışarak gecikmeleri ortadan kaldırır.

RPA için en ideal partner: Yapay Zeka

Kuruluşlar, RPA ve AI teknolojilerini birbirinden bağımsız olarak kullanarak fayda sağlayabilecekken, her ikisini de birlikte kullanan işletmeler modern dijital pazarda daha büyük kazançlar ve rekabet avantajı elde edebiliyor.

RPA, bir iş sürecinde standartlaşmış rutin görevleri gerçekleştirmek için yazılım robotlarının kullanılması prensibiyle çalışır. Robotlar her seferinde aynı görevleri insanlardan daha hızlı ve hatasız bir şekilde yerine getirir, böylece hız ve verimlilik sağlarken maliyetleri ve hataları azaltır. İnsanlar ise robotların yapamayacağı daha karmaşık, yüksek değerli işlere odaklanmak için ihtiyaç duydukları vakte sahip olur.

Ancak RPA'nın yeteneklerinin sınırları vardır. Robotlar, rutin işleri insanlardan çok daha hızlı ve doğru şekilde gerçekleştirebilirken, yapmak üzere programlandığı görevlerden sapamaz. Yapay zeka, tam da bu noktada devreye girer. AI, insanın karar verme sürecini taklit edebilir. Dahası, verilerdeki kalıpları insanların yapamayacağı kadar hızla belirleyip analiz ederek, kararlar alırken işini nasıl geliştireceğini öğrenebilir.

İnsan çalışanların verileri bir dosyadan veya sistemden diğerine manuel olarak aktarması yerine, RPA örneğin, gönderilen fatura formlarında önceden belirlenmiş alanlardan gerekli verileri alabilir ve bunları önceden belirlenmiş kurumsal sistemlere gönderebilir. Daha sonra bu iş süreci boyunca karmaşık görevleri yerine getirmek için yapay zekadan faydalanılabilir. Örneğin, insan dilini anlayabilen bir yapay zeka türü olan doğal dil işleme, faturaları içeren e-postaları belirleyebilir ve bunları işlenmek üzere robotlara gönderebilir. Yapay zeka, daha sonra onaylanan faturaları ödeme sistemlerine ve reddedilen faturalarıysa, işlemdeki sonraki adımları belirleyecek olan insan yöneticilere yönlendirebilir.

Sonuç olarak, RPA insanların yapmasının zorunlu olmadığı görevleri robotlara devrederken, yapay zeka daha karmaşık iş süreçlerinde insanların karar alma davranışlarını, onlardan yer yer çok daha etkili olarak taklit edebiliyor. Bu iki teknolojinin birleşimi, kurumların insan iş gücünü çok daha etkili kullanırken, rutin işleri tamamen robotlara delege etmesini ve yüksek doğrulukla gerçekleştirmesini sağlıyor.