26 Ara 2016
3 dk okuma süresi
Sağlık, belki de bankacılık ve sigorta ile birlikte dijitalleşmeye en yakın sektör. Milyonlarca kişiye hitap etmesi, kişisel verilerin en yoğun kullanıldığı alanlardan biri olması, hastane ve kliniklerde çok sayıda her geçen gün daha da dijitalleşen cihaz parkıyla arka planda muazzam büyüklükte bir sürecin işletildiği bir alan.
Bu durum, Türkiye’nin dünyaya örnek olan PPP (Public Private Partnership), yani Kamu – Özel İşbirliği (KÖİ) uygulamalarıyla birlikte daha da artmış durumda. 20’ye yaklaşan tamamlanmış ihale süreci ve toplamda 30’a yaklaşacak entegre sağlık kompleksleri ise bu alanın adeta zirve noktası. Kamuoyunda “şehir hastaneleri” olarak adlandırılan bu entegre sağlık kompleksleri her yıl milyonlarca hastaya hizmet verirken, toplamda onbinleri bulan yatak sayısıyla da ülkemizin dört bir yanında sağlık hizmetlerini karşılamada başrolü almaya hazırlanıyor. Bu yatırımların toplam büyüklüğü ise 30 milyar TL’ye yaklaşıyor. Türkiye’deki yatak sayısının 200 bin civarında olduğunu ve bu projelerle yenilenecek yatak sayısının 40 binin üzerinde olduğu düşünüldüğünde atılan adımın büyüklüğü net bir şekilde ortaya çıkmakta.
İlk olarak 1992 yılında İngiltere’de ortaya çıkan PPP yaklaşımı bugün dünya genelinde 100’ün üzerinde ülkede aktif olarak uygulanıyor. Yatırım tutarı yüz milyonlarca doları bulabilen projeler, bu yolla çok daha kolay bir şekilde hayata geçebiliyor. Türkiye’deki geçmişe baktığımızda ise 2004’te fikri hazırlıkları başlayan sağlık sektöründe PPP projeleri, son dönemde entegre sağlık komplekslerinin yerlerinin belirlenmesi ve ihaleler ile oldukça hızlanmış durumda.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre global sağlık harcamaları son derece hızlı yükseliyor. Gerek nüfus artışı gerekse şehirleşme oranındaki yüksek oranlı değişim entegre sağlık komplekslerinin önemini artırıyor. Aşağıdaki grafikte bu ivmenin ne kadar kuvvetli olduğunu görebilirsiniz.
Bu kadar büyük kompleksler, mimarisi nasıl olursa olsun arka planda çalışan gelişmiş bir teknolojiye ihtiyaç duyar. Çoğunluğu birden fazla binaya yayılan sağlık komplekslerinde gerek binalar arası gerekse binalar kendi içinde yüksek oranlı bir veri trafiğine sahiptir. Tüm bu zorlukların üstesinden gelen çözüm ise Hastane Bilgi Yönetim Servisleri (HBYS) olarak adlandırılan dijital platformlardır. Doğru ve etkili bir HBYS, yalnızca hastalara ait kişisel verilerin işlenmesini üstlenmekle kalmamalı, hastanelerde tüm servislerle de entegrasyon sağlamalıdır. Nitekim şehir hastaneleri projelerinde yemekhaneden temizliğe, sterilizasyondan güvenliğe kadar tüm servisler entegre çalışabilmekte ve anlık veriler elde edilebilmektedir. Ek olarak o kompleksin bir “akıllı hastane” ya da “akıllı sağlık kompleksi” olabilme işlevi için gerekli ortamı sunabilmelidir.
Etkili Bir HBYS Neleri İçermeli?
Bugün hastane bilgi yönetim servisleri alanına bakıldığında çok sayıda çözümle karşılaşmak mümkün. Sağlık Bakanlığı, HBYS için 80 farklı kriteri belirlemiş durumda. Bununla birlikte her bir proje kaynak planlaması ve tasarım bakımından ayrı bir özen gerektirirken, hastaya farklı sağlık komplekslerinde rahatça dolaşabilmesi ve sağlık verisini de yanında götürebilmesi için standartlara uygun altyapının sağlanması gereklidir. Sağlık Bakanlığı’nın gelecekteki en önemli planlamalarından biri olan Hasta Mobilitesi için firmalar gerekli çalışmalarını bugünden yapmalı ve bu duruma hazırlıklı olmalıdır. Bu da hizmet kalitesinin artmasının yanında işletmecilerin ilgili kanun ve yönetmeliklerle belirlenmiş yeni servis seviyeleri ile karşı karşıya kalmamasını sağlayacaktır.
Bu kapsamda iyi uygulanmış bir hastane bilgi yönetim servisi, görüntüleme cihazlarından laboratuvara, yemek servisinden çamaşırhaneye tüm sürecin kontrol altına alınmasını sağlamalıdır. Sunucu ve depolama sistemleri buna göre şekillendirilmeli, yüksek erişilebilirlik ve tek noktadan arızaların giderilmesi gibi destekleyici önlemler alınmalıdır. Bununla birlikte süreçlerin sorunsuz işlemesini sağlamak adına dijital altyapının en başta kusursuzca planlanmasına da dikkat etmek gerekir.
Türkiye’nin İlk Entegre Sağlık Kampüsünde İnnova İmzası
Türkiye’deki ilk örneği Mersin’de hayat bulan, PPP yöntemiyle inşa edilmiş yeni entegre sağlık kampüsünde İnnova imzasına rastlayabilirsiniz. Uzun yıllara dayanan deneyimini sağlık sektörünün hizmetine de sunan İnnova, ayrıca 1,5 milyon metrekareyi bulan kapalı alanı ve bir defada inşa edilen dünyanın en büyük sağlık kompleksi olan Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü için de özel olarak “Entegre Sağlık Kampüsleri HBYS Hizmeti Yönetim Servisi” çözümünü yakın bir zamanda uygulamaya koyacak. Yaklaşık 3700 yataklı olarak planlanan bu kompleks, İnnova’nın hastanelere yönelik sunduğu çözümlerde en çarpıcı örneklerden biri olmayı şimdiden garantilemiş durumda.
İlgili Postlar
Bulut maliyet yönetimi nedir?
31 Eki 2024
Dijital Dönüşüm